Sağlık Sisteminin Bedeli Artık Sağlık Çalışanları Ödüyor
CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker, Bimer üzerinden talep ederek aldığı Sağlık Bakanlığı’nın Beyaz Kod verilerini kamuoyuyla paylaştı
İstanbul Milletvekili Dr. Ali Şeker, Bimer üzerinden talep ederek aldığı Sağlık Bakanlığı’nın Beyaz Kod verilerini kamuoyuyla paylaştı ve sağlık sisteminin çöktüğünü, bunun bedelinin de sağlıklı sağlık hizmeti alamayan halkla, bozuk sistem arasında kalan sağlık çalışanlarına ödetildiğini söyledi.
Türkiye Genelinde Beyaz Kod İstatistikleri
Milletvekili Şeker’in paylaştığı Beyaz Kod verilerine göre sağlıkta yaşanan şiddet olaylarıyla ilgili bazı veriler şöyle:
2013 yılında 10.715 sağlık çalışanı; 2014 yılında 11.174 sağlık çalışanı; 2015 yılında 12.245 sağlık çalışanı; 2016 yılında 11.867 sağlık çalışanı; 2017 yılının ilk 6 ayında ise 5.347 sağlık çalışanı çeşitli şiddet olaylarına maruz kaldı.
2017’nin ilk 6 ayında şiddete maruz kalan toplam 5.347 sağlık çalışanının yüzde 55’i hekim; yüzde 37’si hekim dışı sağlık personeli; diğerleri ise idari personel.
2016 rakamlarına göre şiddet uygulayan 8.951 kişinin yüzde 70’i erkek, yüzde 30’u kadın; yüzde 50’si hasta yakını, yüzde 36’sı ise hastanın kendisi.
2013-2017 ortalamalarına göre sağlıkta şiddet olaylarının büyük çoğunluğu devlet hastaneleriyle, eğitim ve araştırma hastanelerinde gerçekleşiyor.
Hekimlere yapılan müracaat sayısına göre 2016 yılında en fazla şiddet olayının yaşandığı 3 kent sırasıyla Karabük, Iğdır ve Çorum. En az şiddet olayının yaşandığı kentler ise Şırnak, Elazığ ve Batman.
Yatırım İnsana Değil Betona Yapıldı
Beyaz Kod istatistiklerini değerlendiren Şeker, “Yatırımı insana değil, binaya yaparak gelişim sağlayabileceğini zanneden bir anlayış sağlık sistemini yönetiyor. Sağlıkta büyük dönüşüm adı altında 15 yılda yapılanlar sonucunda, neredeyse her gün sağlık çalışanlarının uğradığı şiddet olaylarını televizyon ekranlarında izliyoruz, gazetelerde okuyoruz. Sistemi işlemez hale getiren iktidar, sorumluluğunun bedelini sağlık çalışanlarına ödetiyor.” dedi
Uyardık, Dinlemediler
Performans sisteminin sağlık çalışanları üzerinde oluşturduğu baskı sonucu geçtiğimiz hafta 2 genç doktor ve 1 tıp öğrencisinin intihar ettiğini hatırlatan Şeker, “Hayatını insanlara faydalı olmaya ve insanların sağlıklı yaşamasına adamış sağlık çalışanlarını hayatlarından vazgeçme noktasına getiren sözüm ona sağlıkta dönüşüm sistemi, toplumun tamamını hasta etmektedir. Biz iktidarı defalarca uyardık, sağlık sisteminin koca bir garabete dönüşeceğini defalarca anlattık. Ama her olayda olduğu gibi AKP İktidarı uyarılarımızı duymadı, görmedi, umursamadı.” şeklinde konuştu.
Sağlıkta Şiddet Yasası Söz Verildiği, Müjde Olarak Açıklandığı Halde Çıkartılmadı
Dr. Ali Şeker, Bimer’den aldığı beyaz kod verilerine göre şiddete uğrayan ve mağdur olan sağlık çalışanlarının adalet arayışı adına yaptıkları 9977 başvurunun 5061 tanesinde soruşturmalar devam ederken, 2343 tanesinde iddianame hazırlanarak mahkemelere intikal ettirildiğini ifade etti. Şeker konuyla ilgili değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:
Mahkemeler yavaş ilerliyor. Verilen cezalar caydırıcı değil. Bakanla 2 sene önce yaptığımız görüşmede Sağlıkta Şiddet Yasası’nın hemen çıkartılacağı söylenmişti ama henüz bir teklif vs gelmedi. Sağlıkta Şiddet Yasası bir an önce meclise getirilmeli ve yasalaştırılmalıdır. Sağlık çalışanları yaptıkları işin niteliği gereği hasta ve yakınları ile doğrudan temas etmektedir. Yani karşılıklı güven ilişkisi ile yapılan bir hizmettir. Sağlık sisteminin kâr amacı güden, hastayı müşteri olarak gören bir anlayışla yönetilmesi ve hekimlere performans sisteminin dayatılması sağlık sistemini çökerten politikalardır. Yeterli ve zamanında sağlık hizmeti alamadığını belirten hasta ve yakınları tarafından sağlık çalışanları darp edilmekte, yaralanmakta ve hatta öldürülmektedir. Bu durum dolaylı olarak tüm toplumun sağlığını tehdit etmektedir. Ayrıca sağlıkta şiddet olayları devletin resmi yayın organı TRT eliyle kınanması gerekirken, mizah unsuru yapılarak meşrulaştırılmakta ve sağlık çalışanlarına uygulanan şiddet toplum nezdinde normal, sıradan bir davranışmış gibi gösterilmektedir. İşte asıl tehlikeli durumda şiddeti teşvik eden bu sakat anlayıştır.
Sağlık Çalışanları Tükenmişlik Sendromu Yaşıyor
Tükenmişlik sendromu yaşayan sağlık çalışanları ile ilgili yapılan araştırma ve çözüm önerileri dikkate alınmadığını da belirten Şeker, “Geleceğini garanti altına alma mesleği olarak da görülen hekimlik; özellikle son 15 yıldaki sistematik baskı ve yıpratma politikaları sonucunda gözden düşürülmekte ve bu politikalar da genç yaştaki insanların canlarına mal olmaktadır. Sağlıkta şiddet ve cinayetler ve tükenmişlik sendromu sonucunda yaşanan intiharlarla tükenen sadece gencecik ömürler değil, halkın sağlığı, sağlıklı geleceğidir” dedi.
15 yıldır ak parti iktidarında askere kaç defa,hakim savcılara
kaçdefa,öğretmenlere,emniyete kaç defa zam yapıldı özlük haklarında nice
iyleştirmeler yapıldı biz yardımcı sağlık çalışanlarına gelince zınnık
yok nedir bu düşmanlık anlamış değiliz oy potansiyelinin çoğu saglıkta
yapılan iyileştimelerden sağlıkta memnuniyetten alan bu hükümet saglıkta
dönüşümün temel taşı olan saglık çalışanlarını neden hiç düşünmüyor bu
adalet midir hak mıdır.kamu çalışanlar arasında en düşük maaşı alan
bizleriz bunun yanında en çok sorumluluğu olan bizleriz herseyin başı
saglıktır saglıksızkimse bir iş yapamaz bizler tedavi eden şifa dağıtan
elleriz (hemşire,ebe,saglık memurları)
bizler
yazıyla materyallaerle çalışmıyoruz insan odaklı can odaklı çalışıyoruz
ıfak bir hata yapınca cana,yada sakat kalır tedavi uzar malolur bunu
herkes bilir.diğer kurumlarda evraklar uğraş şöfor ol memur daha iyi hiç
bir sorumluğun yok. bunun bir önemi olmalıdır.ve bizler devlete
milyonlarca para kazandırıyoruz bir hastane aylık 5 milyon kaznıyorsa
bunun yarısını devlete hazineye gidiyor diğer kurumlarda böyle birsey
varmıdır yoktur hepsi cepten devletten alıyor bizler kazandığımız halde
para alamıyoruz.devletin bizlere zam yapmasınada gerek yok
kazandığımızdan biraz verse yeter.sendika ne yapar bakanlık ne yapar
ağırlığını koyacak sesimizi duyuracak hakkımızı savunacak kimseler
yoktur biz saglık çalışanlarıdan başka .YUKARILAR CUMHUR BAŞKANLIPI
OLSUN,BAŞBAKANLIK OLSUN AKİM OLSUN,SAGLIK BAKANIMIZ OLSUN SORUNLARIMIZ
ULAŞTIRILMIYOR HERSEY TOZPEMPE BİLİNİYOR YANİ HABERDAR DEĞİLLLER ÇÜNKÜ
BİLGİ AKTARIMI YOK KİMİLERİNCE SAGLIK PERSONELİ ÇOK MUTLU
GÖSTERİLİNİYOR.ASIL YUKARILARA YAZMAK ULAŞMAK LAZIM. Hemşire,sağlıkçı
parçası mıydım yani?
Birçok bebek dünyaya geldiklerinde ilk nefeslerini benim kucağımda aldı. Yine de bir hemşire parçasıyım.
Ölmek üzere olan birçok hastanın son vakitlerini iyi geçirmeleri için
başlarında bekleyip sohbet ettim. Yine de bir hemşire parçasıyım.
Çocuğunu kaybeden aileleri teselli etmek için onlara sarıldım. Yine de bir hemşire,saglıkçı parçasıyım.
Acilde birçok hastaya kalp masajı yaparak hayata döndürdüm. Yine de bir hemşire parçasıyım.
Doktorların her işini yapıyorum. Onların eli, gözü, kulağıyım. Ancak yine de bir hemşire parçasıyım.
Yeni doğduğunda karaciğerleri gelişmemiş olup düzgünce nefes alamayan
bebeklerin sorununu anlayabiliyorum. Yine de bir hemşire parçasıyım.
İşe yeni başlayan hemşirelere ve stajyerlere işi öğretiyorum. Yine de bir hemşire parçasıyım.
Hastaları kurtarabilmek için Noel?i, çocuklarımın doğum gününü, okul aktivitelerini kaçırıyorum. Yine de bir hemşire parçasıyım.
Kan alabiliyorum ve kişinin kolunu delik deşik etmeden yapıyorum bunu. Yine de bir hemşire parçasıyım.
Kalbi duran bebeklere yaptığım acil müdahalelerle bebekleri hayata döndürebiliyorum. Yine de bir hemşire parçasıyım.
Çocuğunuzun
yaşaması için verilmesi gereken adrenalin ve amiodoron dozajını
biliyorum. Yine de bir hemşire parçasıyım.yoğun bakımda bir hemşireyim
bir saglıkçıyım sabaha kadar monitordan gözümü ayırmam, bir ameliyatda
doktorla beraber 5 ,6 saat ayakta ameliyatta bulunurum.vb ,vb ,vb
İnsanların hayatını kurtarabilecek ölçüde bilgi ve tecrübeye sahibim.
Eğer sadece bir hemşire,saglıkçı parçasıysam, bununla gurur duyuyorum!?
Hemşirelerin,saglık memurlarının yaptıkları zor ve yararlı işler hakkında insanları bilinçlendirmek yaymak için
.biz saglık çalışanlarının ….
Can güvenliğimiz yok,
Erken emekliliğimiz yok,
Şiddete maruz kalıyoruz,
Bayramlarda ailelerimizle olamıyoruz,
Nöbet tutuyoruz geceleri çocuklarımızla uyku uyuyamıyoruz,
Askerlikten muafiyetimiz yok,
Asker evimiz, polis evimiz, öğretmenevimiz yok,
Hiçbir yerde hiçbir mekânda sağlıkçıya indirim, kampanya yok,
Dolmuşlara ne polis gibi bedava ne öğretmen gibi indirimli binemiyoruz
Ek ödeme dedikleri ve maaşlara sayılan şey düzenli ve günü gününe yatmamakta sağlık personeli oradan da bir mağduriyet yaşamaktadır diyorlar.
Bu kadar eksikliğin yanı sıra ek ödemelerin emekliliğe sayılmaması da sağlık personelinin emekli olduktan sonra bile rahat edemeyeceğini göstermekte olduğu için birçok sağlık çalışanı emeklilik yaşını geçtikten sonra emekli olmaktadırlar. Sistemdeki eksiklerin giderilmesiyle sağlık çalışanları erken emeklilik isteyeceklerdir. En çok iş yükü olan hemşirelerin saglık memurlarının döner sermaye çarpanı 0,40 iken diyetisyen,eczacı aynıyat saymanı 0,70 ile çarpılıyor bu adaletsizliğin giderilmesi lazımdır. ..yakında çalıştıracak sağlıkmpersoneli bulamıyacaklar.
bütün bakanlar kendi personelinin özlük haklarını iyileştirdi iyileştiriyor.Sağlık bakanlığı ise recep akdağ döneminde 10 yıldır hiçbir şey yapmadı son iki yıldır müezzzinoğlu da hiç bir sey yapmadı.nedir bu sağlıkpersonelinin hali akp nin bütün oy oranının %6o sağlık memnuniyetinden sağlıktaki dönüşüm sağlık personeli sayesinde oldu. ve iş yüklerimiz daha da arttı.sendikalar da hiç bir sey yapmıyor sadece yıpranma payı yaptılar zaten kimse emekli olmuyor ki olmakta istemiyor ki çünkü emekli maaşı belli ek ödenme yansımadığı müddetçe kimse emekli olmaz bu açıktır.bakıyoruz adalet bakanlığı maaşlarına zam,savunma bakanlığı maaşlarına zam,öğretmenlere tüm memur maaşlarından hariç denge tazminatı ve maaşları na zam,bizlerin maaşı lisans hemşire 1700 tl ek ödemede 7oo tl toplamda 2400 tl ayıptır ya kamuda en düşük maaşı saglık personeli alıyor bunca iş yüküne ragmen ne bayram var,ne hafta sonu var ne gecesi var üstüne dayak var hastalık kapma var iş davaları var.kamuda çalışan en düşük memur maaşı saglık personelinin ..bu kurumda çalışmak istemiyoruz düz memur ol daha iyi,şöför ol daha iyi hiçbir riski yok hasta ve yakınıyla alakan yok doktor yok yanlış yapsan bir iğneyi dayak mahkeme düz memur ol 1oo tl eksik daha iyi artık yeter ..herseyin başı sağlıktır hakimi savcısısa ögeretmenide polisede askeride başbakanıda cumhurbaşkanıda sağlıga tedeviye ihityaç duyar saglıkolmazsa hiçbirsey olmaz eğitimi kişi kendiside alır ancak saglığını kendisi yapamaz alamaz.en önemlikurum meslek sağlık tır.ama aldığımız maaş en düşüğüdür.ARTIK BEYAZ ÖNLÜKLERİMİZİ BİR KENARA ASALIM….EĞİTİM E ZAM,GÜVENLİĞE ZAM,ADALETE ZAM,SAGLIK ÇALIŞANLARINA NEDEN YOK
son yıllarda yapılan düzenlemelerle biz kamuda en düşük maaşı alan
teknik sınıf personelleri olduk.Yaptığımız hizmet hatrı sayılır bir
hizmetti rzordur , emek ister gönül ister ,sabır ister.Sağlıkçı da bunun
karşılığı olarak maddi olarak doyum ister sadece .Maddi doyuma
ulaşmayan bir sağlık çalışanından verimli hizmet bekleyemezsiniz.
Sadece çevrenize bakın sağlıkçıların ne kadar borç batağında ,ne kadar
çıkmaz da olduğunu göreceksiniz.Sağlıkçı ek iş yapamıyor çünkü nöbetten
çıkınca başka bir işe dermanı kalmamış oluyor.Sağlıkçı beyaz yakalı
mıdır yoksa mavi önlüklü mü diye sorarsanız bana kalırsa sağlıkçı mavi
önlüklü grubuna girer ,Çünkü bir kaportacının nasıl önlüğü yağ içinde
ise bizim de önlüklerimiz kan ,idrar ve çeşitli sekresyonlar
içindedir.Bizler bu iş için bedenimizi ,beynimizi,emeğimizi,
çocuklarımzdan çaldığımız zamanı hiç tereddüt etmeden hastalararımızın
iyiliği için seferber ederken ay başlarında yaşadığımız bu şoku bana kim
açıklayabilir?
Kamunun en yüksek maaşını alması gereken bir grup nasıl olur da bu kadar
düşük maaşlarla çalıştırılır.Burda sendikanın önemi ortaya çıkıyor
sanırım ,bana kalırsa yaşadıklarımız,çektiklerimiz yeterince
anlatılamıyor.Sendika çalışan ile işveren arasındaki hak dengesini
sağlayan aracı kuruluşlardır.Fakat sendika aidat aldığı kişiler lehinde
bir çalışma izler, en azından dünyada böyledir.Aidatı kimden alıyorsa
talimatı da ondan alır yani ekmek yediği yere ihanet etmez.
Bizler yaptığımız işi hakkıyla yapıyoruz, bizler yıpranıyoruz
,yoruluyoruz bizler şiddet görüyoruz ama ay başlarında üzülüyoruz,
bizler hakettiğimiz maddi standartlara bir an önce ulaşmak istiyoruz
çünkü aldığımız maaştan kat ve kat fazla çalışıyoruz